İstanbul’da yaşanan yoğun kar yağışı depoculuğun önemini bir kez daha hatırlattı
İstanbul başta olmak üzere birçok ilde yaşanan yoğun kar yağışı, sebze meyve ticaretinde tedarik zincirinin halkalarında sorun olduğunu yeniden ortaya çıkarmıştır. Gelinen aşamada tarladan sofraya geçen süreçte tedarik zincirinin temelini oluşturan lojistik faaliyetlerin yeniden gözden geçirilmesi artık tercihten öte şart olmuş durumdadır.
Günümüzde sebze ve meyve üretimi ağırlıklı olarak güney illerinde yapılırken sebze meyve üretim başkenti olma konusunda Antalya ön plana çıkmaktadır. Son günlerde yaşanan kar felaketi, güney illerinden Türkiye’nin birçok yerine taşınan meyve ve sebzenin, tüketim merkezlerine hiç gitmemesi ya da gitse bile ürünlerin donarak zayi olması olarak karşımıza çıkmıştır.
Tedarik sorununun sadece taşıma olarak ele alınması yanıltıcı ve eksik bir değerlendirme olacaktır. Nakliye kadar önemli olan bir diğer sorunun depolama sisteminin yetersizliği olduğu kabul edilmediği sürece sorunun çözümü eksik kalacaktır.
Bugün ülkemizde sebze ve meyve taşıma işlemi ağırlıklı olarak karayolu ile yapılmaktadır. Karayolu taşımacılığında kışın kar, bahar aylarında sel, normal zamanlarda köprü, yol mazot zammı olarak değişik şekillerde değişik sorunlar karşımıza çıkarak ürün fiyatlarının yukarı doğru tırmanmasına neden olmaktadır. Bu konudaki sorunun çözüm yollarının birisi karma taşımacılık, diğer bir ifade ile deniz ve demir yollarının da yoğun olarak kullanılmasını sağlamakla olacaktır.
Ülkemizdeki depoların gerek üretim bölgelerinde gerekse tüketim bölgelerinde yeterli sayıda olmamasından kaynaklı olarak; ürünlerin depoların olduğu yerlere nakledilmesi, sebze ve meyvelerde kayıplar ya da kalite sıkıntıları olarak karşımıza çıkmaktadır. Nitekim yoğun kar yağışı sonrası taşımada yaşanan aksaklıklar, sebze ve meyvelerin tüketicilerle buluşmasında depoculuğun neden önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir.
Geleneksel veya Soğuk Hava Depoları ürünlerin bulunabilirliği için büyük önem taşıyan, uzun süre ürünlerin stoklanabildiği, minimum katma değerli faaliyetlerin yürütüldüğü tesislerdir. Depolama; patates, soğan vb. sebze gurubunda veya elma, ayva vb. meyve gurubunda yapılırmış gibi gözükse de tüm meyve ve sebze gurubunda büyük öneme sahiptir. Her ürünün depolama amacı, koşulları ve raf ömrü farklı farklıdır.
Meyve ve sebzenin tüketimin fazlaca olduğu büyük metropollerde, yeterli sayıdaki depolarda ürünlerin depolanması, afet ve ekonomik dalgalanma dönemleri ile diğer acil durumlarda piyasa dengesini sağlamada önemli bir rol üstlenecektir. Öte yandan piyasada yaşanacak darlığa bağlı serbest rekabeti bozan faaliyetleri engelleyecek ve tüketicinin mallara daha rahat ulaşmasını sağlayacaktır.
İstanbul’da kar yağışına bağlı olarak meyve ve sebze tedarikinde yaşanan sıkıntılar yerel ve bölgesel depoculuğun önemini daha da arttırmıştır. Herkesin kabul edeceği üzere İstanbul ve yakın çevresinde yeterli sayıda depo bulunmuş olsa ve ürünler bu depolarda depolanmış olsa idi, birçok meyve ve sebze taşımadan kaynaklı olarak donarak zayi olmayacak, perakende pazarında arz düşüklüğünden kaynaklı ürün fiyatları bu derece artış göstermeyecekti.
O halde tedarik zincirinin anahtar yatırımı olan depoculuğun, ürün fiyatlarını ciddi biçimde etkileyeceğini ve rekabet avantajı sağlayacağı gerçeğinden hareketle, tüketim bölgesi olarak nitelendirilen büyük kentler başta olmak üzere lojistik süreçler dikkate alınarak, hal içi/hal dışı her çeşit depoların dahil edildiği ülke genelinde depolama politikasının oluşturulması için artık daha ciddi adımlar atılma zamanı gelmiştir.
Kaynak:https://www.dunya.com/kose-yazisi/istanbulda-yasanan-yogun-kar-yagisi-depoculugun-onemini-bir-kez-daha-hatirlatti/647947
depokirala.com
orhan genç